31 Ocak 2015 Cumartesi

Jamie, Dakota ve Yönetmen Sam Taylor-Jonhson'ın Glamour Röportajı (Mart 2015)

*HOLLYWOOD'UN EN SEKSİ ROLLERİNİN PEŞİNE DÜŞMELERİ ÜZERİNE*

DAKOTA JOHNSON: Kitapları okudum ve anında Ana'nın karakterinin büyüsüne kapıldım. Çünkü o kendine has biri, sevgi dolu, açık yürekli. Christian ve ikisi inanılmaz zekiler, inançlılar ve her kulvarda birbirleriyle ağız dalaşına girebilirler. 2 ay boyunca seçmelere katıldım. Birkaç kez Sam ile buluştuk. Sonunda rolü aldığımı öğrendiğimde ise, sanırım ağlamaya başlamıştım. Belirsizliğin ortadan kalkmasıyla hafiflemiştim.

SAM TAYLOR-JOHNSON: Anastasia'da olması gerektiğini düşündüğüm her şeyi Dakota'da gördüm. Kim olduğunu çok iyi bilen biri ama aynı zamanda bir tatlılığı da var. Zor olan Christian'ı bulmaktı, çünkü o kitapta mükemmel biri olarak anlatılıyor. Gerçek hayatta hem karizmatik, çekici, başarılı, zengin, hem de harap edici bir şekilde yakışıklılığı karşılayacak çok kişi yok.

JAMIE DORNAN: Başlangıçta seçmelere katılmadım. Londra'da, bir kast direktörü ile bir video çektik. Charlie Hunnam'ın seçildiği belli olana kadar da bir haber alamamıştım. "Christian Grey seçmelerine katıldım ve sefil bir şekilde elendim" demenin komik olacağını düşünmüştüm. Daha sonra Charlie ile neler olduysa artık, bana bir şans daha doğdu.

DAKOTA: Charlie'nin ayrılması moral bozucuydu ama, her şey olması gerektiği gibi oldu sanırım.

JAMIE: Dakota'yla deneme çekimi yapmak için Los Angeles'a uçtum. O, ilk günden beri bu projenin içindeydi. O gün başka iki adamla daha prova yapmıştı. Sanırım ben son adamdım. Muhtemelen "Grey'i oynayacak kişi anca bulunduğu için" biraz sıkılmıştı ama hiç de bunu göstermedi. Ondan hemen hoşlandım. Çok hoş ve sakin biri olduğunu düşündüm.

DAKOTA: Birlikte, artık ben dediklerimin farkında olmayana kadar röportaj sahnesini okuduk. Jamie oldukça sakindi ama şakalar yapıp duruyordu. Kimse onun yaptığını yapmazdı. Ama o an hiçbir şey yanlış görünmüyordu.

SAM: Christian yetim biri. Annesi fahişelik yapıyordu ve uyuşturucu bağımlısıydı. Bu yüzden kırılmış bir çocuk.

JAMIE: Sanırım çok küçükken yakınlarını kaybetmiş insanları anlayabiliyorum. Annem ben 16 yaşındayken öldü, ve 17 yaşındayken de 4 yakın arkadaşım bir trafik kazasında hayatlarını kaybetti. Kayıplar her zaman zor olur, ama gençken oluyorsa, daha fazla "Lanet olsun, bu niye benim başıma geliyor?" diye düşünürsünüz.

SAM: Jamie, o gizemli duyguları yansıtmaya müsait biri ve derinlerde yatan kırılmış bir ruha sahip olduğunu hissettiriyor.

JAMIE: Role, çekimler başlamadan 6 hafta önce seçildim. O gece bana haber verileceği söylenmişti, ben de bekledim. Sabah iki gibiydi. Eşim uyumaya gitmiş, bense beklemeye devam etmiştim. Storage Wars'ı izliyordum çünkü o program uyumamı engelliyordu [güler]. Daha sonra Sam, rolü aldığımı bildirmek için aradı. Yatağa girdiğimde eşimi hafifçe dürttüm ve "Hey, bu konuyu yarın konuşuruz, şu an uyumaya ihtiyacım var." dedim.

*ANASTASIA VE CHRISTIAN OLMAK ÜZERİNE*

JAMIE: Forma girmek için çok fazla çalışmam gerekti çünkü Christian bu konuda fazlasıyla takıntılı. Ama elbette günde 6 saat falan çalışmıyordum. Hamileliğinin sonlarındaki eşinizi geride bırakıp, "Hey, 6 saatliğine spor salonuna gidiyorum. Dağum sancın başlarsa mesaj atarsın," diyemezsiniz.

DAKOTA: Jamie ve ben aynı antrenör tarafından çalıştırıldık. Ana'nın hareketli, üniversite öğrencisi gibi görünen vücuduna sahip olmak benim için önemliydi. Ve çıplak olacaktım, bu yüzden iyi görünmek istedim. Çok fazla çalıştım ve herhangi bir kadının yaptırabileceğinden daha fazla ağda yaptırdım.

JAMIE: Film çekimleri başlamadan altı hafta önce kızım doğdu. Çılgın bir dönemdi. Yağmurlu bir Salı akşamı, karıma ve bebeğime iyi geceler öpücüğü verdikten sonra araştırma için bir zindandaki hakim - itaatkar seansını izlemeye gittim. Hakim bizim bir çeşit danışmanımızdı. Kırmızı Oda sahnesi olacağı zamanlarda hep çalışmaya hazır ve "Onu yanlış yapıyorsun," demek için setteydi. Bu  yüzden onun yaptığı şeyleri izledim... Oldukça şen şakraktı, Christian'ın Kırmızı Oda'daki halinden farklı bir yaklaşımdı. Bence Christian olayı biraz fazla ciddiye alıyor.

DAKOTA: Ben seks zindanına gitmedim. Başta mesafemi korumak istedim, çünkü Ana'nın tepkisinin tamamıyla dürüst ve gerçek olmasını, yeni bir şey gibi görünmesini istedim. Ama BDSM kültürü hakkında fazlasıyla okudum. İki insan arasındaki kontrolün gelgitleriyle ilgili. Bana göre, bir saniye için kontrolü elden bırakmak istemek oldukça dürüst bir şey.

JAMIE: Tüm bu eylem erkeklerin kızları bağlayıp onlara vurmasıyla alakalı değil. Aslında genellikler tersi oluyor. Christian Grey gibi, kendilerine bütün gün boyunca "evet efendim" diyen erkeklerle ve kadınlarla çevrili olan gerçekten güçlü adamlar var ve karanlık olduğunda ise bu adamlar emir almaktan hoşlanıyorlar. 

DAKOTA: Eğer hoşlandığınız şey oysa, harika. Sizi havaya ne sokuyorsa artık.

JAMIE: Setteki ilk günümde adeta ruhumun bedenimden ayrılmış gibiydi. Oraya gittim ve "Kayıt!" dediler. Ben de "Ne halt dönüyor böyle? Ben bir babayım. Ne?" der gibiydim.

DAKOTA: Hazırlanmak için Jamie'den daha fazla zamanım vardı. Ona tavsiyede bulunmam gerekti.

JAMIE: Christian çok zorluydu. Birkaç tane gerçekten hastalıklı herifi, seri katili oynadım... ve kadınlara toplumca uygun bulunmayacak şekilde davranan karakterlerdi. Ama sadece TV dizileri, filmler için geçerliydi - gerçek değil. Kadınlara her zaman derin bir saygı duydum. İki ablam var. Babam kariyerini kadınlara değer veren bir kadın hastalıkları ve doğum uzmanı olarak tamamladı... Ama oynadığınız her karakterde hoşunuza gidecek bir şey bulmanız gerekiyor. Christian'ın o kadar azimli olmasından hoşlanıyorum. [Yine de], gerçek bir herif olsaydı ve karşılaşsaydık ondan hoşlanacağımı sanmıyorum.

DAKOTA: Kadınların Christian'dan bu kadar etkilenmesinin sebebini onun çok zarif, hırslı, akıllı ve güçlü olmasına yoruyorum. Yine de, Ana'nın ona gösterdiği sabrı gösterir miydim bilmiyorum.

 *KIRMIZI ODAYA GİRMEK ÜZERİNE*

DAKOTA: Kırmızı Oda'yı (seti) iki buçuk ay boyunca görmedim. Herkes benden sakladı. Fotoğraflarını bile görmedim. Kapıyı ilk defa açtığımda, bambaşka bir dünyaydı. Kamçılar, binici kırbaçları ve tamamen benim bedenimin uzunluğuna ve şekline göre yapılmış bir kırbaçlama sehpası vardı. Aslında oldukça havalıydı.

JAMIE: Düğümleri, bükmeleri, bir kırbacı nasıl kullanacağımı öğrenmiştim. Ama ilk defa bir insanın üzerinde kullanışım Dakota'yla oldu.

DAKOTA: O odadaki sahneler, kesinlikle filmdeki en kırılgan sahneler. Ama oldukça kapalı bir setti. Annem samimi sahneler sırasında böyle bir şey istemenin hakkım olduğunu söyledi, o yüzden sanki Jamie, Sam ve ben, bu ufak dünyada birlikte gibiydik.

JAMIE: Kırmızı Oda'daki şeylerden bazıları rahatsız ediciydi. Dakota'nın üzerinde pek fazla kıyafet yoktu ve benim de bir kadına asla yapmayacağım şeyleri ona yapmam gerekiyordu.

DAKOTA: Bir sahnede çıplak halde yatağa bağlanmak yeterince stresli bir olay. Ama sonra kestik diyorlar ve siz 'hâlâ' çırılçıplak halde yatağa bağlı kalıyorsunuz. Üzerime bir örtü atan ilk kişi Jamie oluyordu.

JAMIE: [Dakota'ya karşı] Fazlasıyla koruyucu hissettim ve onun için öyle durumlara girmenin, teşhir olmanın muhtemelen kolay olmadığını fark ettim. Ve Sam, bir yönetmen olarak herkesin fazlasıyla rahat hissetmesi konusunda harika iş çıkardı.

SAM: Duygusal anlamda zor ya da cinsellik barındıran her şeyi çekimlerin son birkaç haftasına bıraktık. O noktada birbirimizi tanıyacak, güven inşa edecek zamanımız oldu. Bir sonraki bölgeye geçebilmek için bu önemliydi. Setteki o malum günler sakindi, ama kesinlikle gerilimi hissedebiliyordunuz.

DAKOTA: Bazı acı verici anlar oldu. Jamie'nin beni yatağa attığı bir sahnede boynumu incittim; öyle feci acıdı ki. Ve keşke çekim hatalarının da çekimini yapsaydık. Christian'ın mutfağında çekim yaptığımız bir sahnede, dolabın içine saklanmanın komik olacağını düşündüm. Kulpu çektim, ama gerçek bir dolap değildi. Bütün set üstüme yıkıldı.

JAMIE: Dakota çok komik. Sandığı kadar komik değil, ama komik. [Kahkaha atar.]

DAKOTA: Jamie'yle gülebilmem güzeldi. Bazen setten biraz dumura uğramış halde çıkıyordum. İşten eve arabamı sürmek her zaman o durumdan sıyrılmama yardım ediyordu. Ve tabii büyük bir kadeh şarap.

JAMIE: Daha önce ekranda başka bir oyuncuyla bu kadar samimi ilişki yaşamamıştım. Birbirimize saygı duyduk ve güvendik. Bunun yürümesi için birbirimizden hoşlanmamız gerekiyordu.

*HAYRANLAR, NEFRET EDENLER VE BÜYÜK GERİ SAYIM ÜZERİNE*

SAM: Filmle o kadar içli dışlıyım ki, insanların nelerden hoşlanıp hoşlanmayacağını çok fazla hissedemiyorum. Kitaba saygı duyduğumuzu ve hayranların neyi görmek istediğini anladığımızı hissediyorum. Ama ayrıca çok farklı, çünkü fazla görsel. Elbette hayranların nasıl karşılayacağı konusunda endişeliyim; eğer endişelenmeseydim normal olmazdım.

JAMIE: Şimdiden insanların içindeyken, "Aman Tanrım, sen Christian Grey'sin!" tepkisini alıyorum. Ve "Hayır, Ben Jamie'yim! Ben bir oyuncuyum," diyorum. Film çıktığında, muhtemelen bundan daha fazlası olacaktır. Bunun için hazırlanabileceğini sanmıyorum. Gizlenemezsin. Sadece hayatımı yaşayacağım. Çocukluğumdan beri aynı arkadaşlarımla birlikteyim. Hiçbiri benimle aynı şeyi yapmıyor veya ne yaptığımı sallamıyorlar bile. Sadece birbirimizi seviyoruz. Beni rahatlatan tek şey, benimle ilgili ne algı oluşursa oluşsun ya da kariyerimde ne olursa olsun, bunların hiçbiri bir yere gitmeyecek.

DAKOTA: Filmle gurur duyuyorum. Ana'nın zayıf olduğunu düşünen insanlara hiç katılmıyorum. Bence aslında o Christian'dan daha güçlü. Ana'nın yaptığı her şey onun seçimi. Ve kadınların vücutlarıyla ne yapmak isterlerse onu yapmaları ve istedikleri şey için utanmamaları konusunu savunabiliyorsam eğer, o zaman ben buyum. Annem çekimlerin olduğu bir gün sete geldi. Benimle gurur duyuyor. Ama ailemin filmi izlemesini istemiyorum, çünkü uygunsuz. Ya da ağabeyimin birlikte büyüdüğüm arkadaşlarının. Sanırım öğk derler [kusma sesi çıkarıyor]. Ayrıca bir parçam filmi kimsenin görmesini istemiyor. Sadece şaka yapıyorum.

JAMIE: Kızım 18 yaşına geldiğinde, "Babanın oynadığı Grinin Elli Tonu'nu izlemelisin," demeyeceğim. Çünkü babasının kıçını ekranda görmesinden daha önemli korunması gereken şeyler olacak.

Çeviri: FSoGTrilogyTR 
Düzenleme: JamieDornanTR
Kaynak

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder