- Eşin tüm bu olanlar karşısında nasıl hissediyor?
Jamie: Ondan özür dileyecek bir duruma düşmedim. O da bir aktris ve bu işlerin nasıl olduğunu biliyor. Oynadığınız şey gerçek değildir, gerçekmiş gibi yaparsınız. Doğrusu işim için beni tebrik bile etti.
- The New York Times sana “Altın Vücut” diyor. İlk olarak en seksi kampanyalarda modellik yaptın ve şimdi de yılın en erotik filminde yer alıyorsun. Vücudunla konusunda kendini rahat hissediyor musun?
Jamie: Kimse kendi vücuduyla ilgili tamamen rahat hissetmez. Ben de farklı değilim. Ama model olmamın filmde işimi kolaylaştırdığı doğru. Sinema ve reklamcılığın unsurları birbirine benziyor. Büyük fark şu ki, modellik yaparken işiniz anı yakalamaktır oyunculuk da ise hapşırabilirsiniz, gülebilirsiniz ve hatta kulağınızı bile kaşıyabilirsiniz… Ama Grey’i oynarken karakterin yoğunluğundan çıkamadım.
- Sana göre Jamie Dornan ve Christian Grey arasında benzerlikler var mı?
Jamie: Hayır, çünkü kimse Grey gibi değil. En azından ben onun gibi birini tanımıyorum. O bir kurgu, peri masalının süper kahramanı, ulaşılmaz bir adam. Bu da cazibesinin bir parçası… O bir ve tek.
- Ulaşılabilir ve cana yakın görünüyorsun ama bu film seni dünyanın en çok arzu edilen adamı yapacak. Buna nasıl hazırlanıyorsun?
Jamie: Böyle bir şey hazırlanmak mümkün değil. Akışına bırakmak zorundasınız. Sanırım insanların beni seksi bulması önemli; bu gömleğin altındakini beğenirlerse buyursunlar. Benim yapabileceğim bir şey yok.
- Forma girdin mi yoksa bu senin normal vücut formun mu?
Jamie: Herkes forma girmek için 4 haftanın yeterli olmayacağını söyleyecektir. Ama bu, çekimlere başlamadan önce sahip olduğum toplam süreydi. Neyse ki, genetik olarak şanslıyım ve oldukça hızlı olam metabolizmam sayesinde kilo alamıyorum. Çalışan bir baba olarak, spor salonuna gitmek için vaktim yok, alarmı sabah 05:00’e kurmaktansa 06:30’a kuruyorum. Spor yapmayı ve rekabet etmeyi seviyorum: rugby, futbol… Mesela Noel'de, bir ping pong maçını rekabete dayalı bir turnuvaya dönüştürdüm.
- Bu rol için rakiplerin vardı ama en sonunda yeni Christian Grey olarak sen seçildin. Elli Ton fanlarının senin hakkında düşünecekleri şeyler konusunda gergin misin?
Jamie: Herkesin istediği Christian Grey değilim, biliyorum. Kitaplara göre öyle. Kitabı okuduğunuzda karakterleri kafanızda canlandırıyorsunuz. İnsanların umduğu kişi ben değilim; Charlie Hunnam, Matt Bomer, Alexander Skarsgard ve diğer rakipleri de ummadıkları gibi. Neyse ki; yapımcılar, Sam Taylor-Johnson ve film ekibi için favori bendim. Ve şimdi de buradayım.
- Sence bu kitap neden kadınlar tarafından bu kadar ilgi gördü?
Jamie: Ondan özür dileyecek bir duruma düşmedim. O da bir aktris ve bu işlerin nasıl olduğunu biliyor. Oynadığınız şey gerçek değildir, gerçekmiş gibi yaparsınız. Doğrusu işim için beni tebrik bile etti.
- The New York Times sana “Altın Vücut” diyor. İlk olarak en seksi kampanyalarda modellik yaptın ve şimdi de yılın en erotik filminde yer alıyorsun. Vücudunla konusunda kendini rahat hissediyor musun?
Jamie: Kimse kendi vücuduyla ilgili tamamen rahat hissetmez. Ben de farklı değilim. Ama model olmamın filmde işimi kolaylaştırdığı doğru. Sinema ve reklamcılığın unsurları birbirine benziyor. Büyük fark şu ki, modellik yaparken işiniz anı yakalamaktır oyunculuk da ise hapşırabilirsiniz, gülebilirsiniz ve hatta kulağınızı bile kaşıyabilirsiniz… Ama Grey’i oynarken karakterin yoğunluğundan çıkamadım.
- Sana göre Jamie Dornan ve Christian Grey arasında benzerlikler var mı?
Jamie: Hayır, çünkü kimse Grey gibi değil. En azından ben onun gibi birini tanımıyorum. O bir kurgu, peri masalının süper kahramanı, ulaşılmaz bir adam. Bu da cazibesinin bir parçası… O bir ve tek.
- Ulaşılabilir ve cana yakın görünüyorsun ama bu film seni dünyanın en çok arzu edilen adamı yapacak. Buna nasıl hazırlanıyorsun?
Jamie: Böyle bir şey hazırlanmak mümkün değil. Akışına bırakmak zorundasınız. Sanırım insanların beni seksi bulması önemli; bu gömleğin altındakini beğenirlerse buyursunlar. Benim yapabileceğim bir şey yok.
- Forma girdin mi yoksa bu senin normal vücut formun mu?
Jamie: Herkes forma girmek için 4 haftanın yeterli olmayacağını söyleyecektir. Ama bu, çekimlere başlamadan önce sahip olduğum toplam süreydi. Neyse ki, genetik olarak şanslıyım ve oldukça hızlı olam metabolizmam sayesinde kilo alamıyorum. Çalışan bir baba olarak, spor salonuna gitmek için vaktim yok, alarmı sabah 05:00’e kurmaktansa 06:30’a kuruyorum. Spor yapmayı ve rekabet etmeyi seviyorum: rugby, futbol… Mesela Noel'de, bir ping pong maçını rekabete dayalı bir turnuvaya dönüştürdüm.
- Bu rol için rakiplerin vardı ama en sonunda yeni Christian Grey olarak sen seçildin. Elli Ton fanlarının senin hakkında düşünecekleri şeyler konusunda gergin misin?
Jamie: Herkesin istediği Christian Grey değilim, biliyorum. Kitaplara göre öyle. Kitabı okuduğunuzda karakterleri kafanızda canlandırıyorsunuz. İnsanların umduğu kişi ben değilim; Charlie Hunnam, Matt Bomer, Alexander Skarsgard ve diğer rakipleri de ummadıkları gibi. Neyse ki; yapımcılar, Sam Taylor-Johnson ve film ekibi için favori bendim. Ve şimdi de buradayım.
- Sence bu kitap neden kadınlar tarafından bu kadar ilgi gördü?
Jamie: Bu güç ve kontrolün neden olduğu bir şey. Christian Grey, erkek güzelliğinin timsali olarak tasvir ediliyor.
- BDSM hayat tarzını anlıyor ve destekliyor musun?
Jamie: Grinin Elli Tonu bizim için bir aşk hikayesi. Bu yeni bir şey değil. SM’de öyle, bunda yanlış hiçbir şey yok, suç değil. Şahsen benim tarzım değil ama bunu uygulayan insanları anlayabiliyorum. Belki bu film insanların gözünü açabilir.
- Sanırım bu konuda eğitim görmeye ihtiyacın olabilir…
Jamie: Elbette, bir BDSM uzmanımız vardı, Liam. Filmin çekim sürecinde yanımızdaydı. Bir gece beni eğlendiği yerde bir odaya davet etti, onu orda itaatkarıyla gördüm. İlginç bir deneyimdi.
- Filmi çekerken “utanç torbası” giymenin çıplak olmaktan daha kötü olduğunu anlıyorum. İspanya’da “el Calcetin (çorap)” olarak da biliniyor.
Jamie: Erotik bir film çekerken mahrem yerlerinizin ten renkli bir torbayla kaplı olduğunu kafanızdan atmanız imkansız. Bu tamamen çıplak olmaktan daha kötü. Güne başlamanın tuhaf bir yolu. Günün geri kalanından ne beklemeniz gerektiğini belirliyor.
- Ara sıra gülmeden bir erotik film çekmenin düşüncesi bile güç.
Jamie: Gülmeye müsait birçok an yaşadık, özellikle sadomazoşizmli kısımlarda elimize daha önce adını bile bilmediğimiz objeleri alırken. Basitçe söylemek gerekirse yatak sahnesini çekerken de öyle… Kapalı set tabiri bir yanıltmacadan ibaret. Özel sahneler çekilirken; sette birisi mikrofonu tutuyor, diğeri kamerayla yüzünüze odaklanıyor ve diğer yandan set sürekli olarak size bakan kızlarla dolu oluyordu.
- Tahminler doğruysa, 100 milyon Grinin Elli Tonu okuyucusu sizi izleyecek. Bir gişe bombamız var. Giyinip kuşanmak için iyi bir zamanlama. Bay Grey kadar şık mısın?
Jamie: Ben mi? Gardırobum tam bir facia. Kapağını açtığınızda her şeyin felaket olduğunu görebilirsiniz. Kırmızı halıda iyi görünmeye çalışıyorum, moda endüstrisinde çalışırken bir şeyler öğrendim, takım elbise giymeyi seviyorum ve bana birkaç tane verdiler. Moda benim olayım değil. Bir Levis pantolon ve bir tişörtle gerçekten rahat hissediyorum. Bununla birlikte, Altın Küre Ödülleri'nde Louis Vuitton’dan bir takım elbise giydim ve daha sık bu şekilde giyinmem gerektiğini düşündüm.
- Sakallarını traş ediyor musun?
Jamie: Neyseniz O’sunuzdur. Ben sakallarına bağımlı bir adamım. Yüzümü sakalsız sevmiyorum. Herkesin bir zayıf noktası vardır, benimki de yüzüm. Hoşlanmıyorum. Ve en önemlisi, traş olmaktan nefret ediyorum.
Çeviri: JamieDornanTR
Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder