Seri katilden Christian Grey'e, Jamie Dornan erkeklerin ahlaksız davranışlarını ortaya çıkarmaktan korkmuyor. ShortList, karanlık dünyalara ilgi duyan normal bir adamla buluşuyor.
Televizyon ekranlarının en korkutucu adamı elindeki astım spreyinden bir nefes çekiyor. "Tam daha da cool olamaz dediğiniz anda..." diyor Jamie Dornan, yüzünde gülümsemeyle. Ve soyunma odasından çıkıp fotoğraf çekimi için stüdyoya doğru yürüyor. Az önce onunla bağdaştıramadığımız görüntüyü kafamızdan birkaç saniyeliğine atarsak Dornan -bir süreliğine de olsa- nefessiz kalmanıza neden olacak bir adam.
18 aydan kısa bir sürede modellikten oyunculuğa geçiş yaparak, Calvin Klein'in bilbord reklamları ile - hatırlarsınız, Eva Mendes'le birlikte, minik baksırlardan giydiği hani- ün salan bir isimken Hollywood'un ağzının suyunu akıttığı biri haline geldi. TV dünyasının en önemli ödüllerinden olan BAFTA'ya aday gösterildi ve onunla röportaj yaptığımız hafta Bradley Cooper'la birlikte rol aldığı komedi filminin çekimlerini tamamladı. Yani bir ayağı eşikte. Ve tabii ki kendisi fazlasıyla bitkin.
Kendisiyle oturup sohbet ettiğimizde, "Eğlenceli birkaç yıl geçirdim ama bir mola vermek üzereyim," diyor uykulu bir halde . "Önümüzdeki birkaç hafta tatil yapacağım ve dostum, tadını çıkarmaya niyetliyim." Ve buna gerçekten de ihtiyacı var. Oyunculuk kariyerine büyük katkı sağlayan dizi yakında ekranlara dönüyor ve kendisine daha fazla film ve ödül töreni imkanı getiriyor.
Tabii onun en önemli rolünü hesaba katmıyoruz bile - çok büyük ve cesaret isteyen bir kariyer kumarı; bütün çabasını boşa çıkarıp bilinmez hayatını paparazzi kameraları önüne serebilir... ve tabii ona şaplak küreklerini imzalatmak isteyecek fanları da unutmayalım. Ya, işte böyle. Nefes açıcısını yakınında bulundurmasını tavsiye ediyoruz.
Tepetaklak
Jamie Dornan'ın bir gecelik başarı hikayesinin en güzel tanımı; bir adımda modellik dünyasından oyunculuk kariyerine geçişidir. Tabii ki işin iç yüzü bu kadar da kolay olmamış. Kuzey İrlanda'da henüz okul yıllarında oyunculuk yapmaya başlayan Dornan, bir süreliğine iki kariyeri aynı anda yürüttü ve ilk büyük rolünü 2006 yılında, Sofia Coppola'nın Marie Antoinette'inde peruklu yakışıklıyı canlandırarak el etti.
O yıllarda, çıkış yaptıktan sonra ara ara IMDb'deki filmografisini güçlendirmeye çalıştı fakat şu anda, 32 yaşında aklı başında bir adam olarak 20'li yaşlarına geri dönüp baktığında bu işi yürekten yapmadığını itiraf ediyor. Felaket derecede kötü deneme çekimleri gerçekleştirmiş ("Bir keresinde Geordie* aksanı yapmam gerekmişti ve ben hiç prova yapmadan gittim," diyor. "Anında orayı terk etmem gerekti.") ve biraz da olsa aşama kaydetmiş.
En büyük şansı ayağına şaşırtıcı şekilde, köşeli çenesi olan bir süper kahraman rolüyle değil, donuk bakışlı bir kötü adam sayesinde geliyor. Prime Suspect'in yazarı Allan Cubitt'in aklına yakalanmaya çalışılan bir katil hikayesi gelmiş ve bu hikayede ilk defa katil, tulumu içerisinde salyasını akıtan bir ezik değil iyi görünümlü bir aile babası ve kimsenin tahmin dahi edemeyeceği bir üzüntü danışmanı. Buz etkisi yaratan ve birden Belfast'ta peyda olan bir dedektif, yozlaşmış bir grup polis, dumanı üstünde cinsel ayrımcılık, korkutucu haneye tecavüz sahneleri (Game of Thrones oyuncularını modern kıyafetler içerisinde görmeniz mümkün) ve karşınızda The Fall; son yılların en cesur ve heyecan verici TV dizisi.
Fakat The Fall, aktörler olmadan öylesine bir konseptle kalıyor. Ve Dornan -tetikte, korkutucu, acınacak durumda ve sempati duyulabilir- Paul Spector olarak ilham veriyor; kadın avcısı gibi görünen bir, şey... kadın avcısı. Ve Gillian Anderson ise Spector'un peşindeki Stella Gibson (AKA ipek bluzlar içerisinde Sarah Lund) olarak Spector'un sadistliği karşısında çelik gibi sağlam duruyor. Peki [Jamie] her zaman bu kadar ürkütücü görünebileceğinden haberdar mıydı?
"Çok eskiden gittiğim randevuları ve sonuçlarını düşünmeye çalışıyorum," diyor kahkahayla. "Çıktığım kadınlar hep 'Çok ürkütücü, hayatımdan endişe ediyorum' şeklinde mi düşünüyordu acaba? Kesinlikle ben Spector gibi bir adam değilim ama içimde karanlık bir yan olduğunu öğrenmem beni bile çok şaşırttı."
(...)
Gri Meselesi
Burada karşımıza çıkan en garip şey; Dornan çılgınlığının başlama sebebinin The Fall olması. Kirli sakallı görünümüne ve canlandırdığı yalnız kadınları avlayan, sıradışı katile baktığınızda, hayalleri süsleyen biri olmaktan uzak olduğunu düşünebilirsiniz. Fakat hiç de öyle değil.
Tam tersine, esmer arkadaşlarımdan biri bir keresinde, bundan gurur duyar bir şekilde ağzında "Onun tipiyim." gibisinden bir şeyler geveledi. Peki kendisi bir psikopatı canlandırmasının hayran kitlesini arttırdığına inanıyor mu? "Çılgınca bir şey ama bunun yakışıklılıkla alakası olduğunu sanmıyorum," diyor utanmış görünerek. "Karakterin ruh hallerine ve kişisel hayatından kesitlere bakacak olursak bence bu senaryonun dehasından kaynaklanıyor."
Dornan'ın Spector'un alışılmadık bir seks sembolü gibi görülmesinden duyduğu rahatsızlık anlaşılabilir bir şey fakat yakında daha klasik, benzer şekilde çarpık bir ruha sahip, bir şehvet objesi olarak görülecek. Geçtiğimiz yılın sonunda Charlie Hunnam projeden ayrıldığında, Dornan'a, E L James'in fenomen romanı Grinin Elli Tonu'nun film uyarlamasında popo şaplaklayan Christian Grey rolünü canlandırması için bir teklif götürüldü. İlk başta rolü Hunnam'a kaptırsa da çekimlerin başlamasına yakın Channel 4 için çektiği New Worlds'ün setinden apar topar Los Angeles'a görüşmeye çağırıldı ve ona bu helikopter sahibi, seks düşkünü adamı canlandırması için bir şans daha verildi.
"Genelde bu gibi görüşmelerde insanlar 'Acele etme,' derler ama benim öyle çok çok geniş bir zamanım yoktu," diyor gülerek. "Böyle olunca da direk sizi temsil eden insanlara ve sevdiklerinize haber verip bir karara varmaya çalışıyorsunuz." Bahsi geçen 'sevdikleri'nin, o günlerde ilk bebeklerine hamile olan eşi, müzisyen, aktör Amelia Warner olduğunu belirtiyor. Tahminimizce bulunduğu ortamdan ayrılıp kocası, Dakota Johnson ile kameralar karşısına geçsin diye Vancouver'a taşınması hoşuna gitmemiş olsa gerek. Bununla nasıl baş ettin?
"Şey, eşim zeki ve çok anlayışlı biri," diyor. "Ayrıca o da 10 yıl kadar oyunculuk yaptı ve bu işlerin nasıl yürüdüğünün farkında. Pek çok insan 30 küsür haftalık hamileyken eşleri gelip 'Hayatım, bu hafta, 4 aylığına Vancouver'a gitmemiz gerek, bebeğimiz Kanada vatandaşı olarak dünyaya gelecek ve ben bazı bölümlerinde çıplak olacağım bir film çekeceğim,' dese, o kişi sinir küpüne dönerdi. Çok zor bir süreçti ama eşim inanılmaz bir kadın."
S&M** okulu
Dornan, rolü için her ne kadar son anda seçilmiş olsa da elinden gelenin en iyisini yapmaya çabalıyor. Role seçilir seçilmez kitabı okumuş ve S&M uzmanı birinden bağlama teknikleri (düğümler, zincirler, kelepçeler) öğrenmiş.
"Bu, karakterimin en önemli yanıydı ve ben de ne yaptığımı bilmek istedim," diyor sırıtarak. "Adam itaatkarıyla odaya girdi ve ben de bir köşede elimde biramla onları izledim. Şoförüm dışarıda bekliyordu, Tanrı bilir neler düşünmüştür."
Ve yine en başa dönüyoruz; küçük bütçeli, güzel eleştiriler almış bir yapımdan garip bir gişe filmine geçiş.
Dornan'a Grinin Elli Tonu fragmanının 2014'ün en çok izlenen fragmanı olduğunu hatırlatıyorum ve bir anda acı çekiyormuş gibi görünüyor, belki de projenin büyüklüğünü anımsattığım içindir. İşin kötüsü daha şimdiden eleştirmenler bıçaklarını bilemeye başlamış durumda (röportajımızdan aylar sonra bütün internet, çekilen sahnelerde Dornan ve Johnson ikilisi arasındaki kimya eksikliği dedikodusuyla çalkalanırken Dornan, yeniden çekimler için Vancouver'a gitti).
Dornan, açıkça görünüyor ki bu kararından hiçbir pişmanlık duymuyor (gerekçesini "Eğer bu işte yer almasaydım, kafayı yerdim," diye açıklıyor) ve şimdiden geleceğe bakıyor. Rol aldığı Bradley Cooper filmi (seçkin şeflerden oluşan bir komedi) ve The Fall'daki rolü hakkında ipuçları veriyor ve bu seri dışında bir hayatı olduğunu belirtiyor. ("Eğer insanlar sizden bir şey istiyorlarsa, onlara istedikleri şeyi verirsiniz.") Fakat bunların da ötesinde o, golf oynamak, kızıyla vakit geçirmek ve eşiyle buluşmak istiyor.
İşin aslı, [Amelia] Warner onunla buluşmak için yola çıkmış bile ve bu da bana sadece bir soruluk zaman bırakıyor. Ortaya, erkekleri kas yapmaya iten baskılar hakkında bir şeyler atıyorum. Bu onu zorluyor mu? Spor yapmak, karbonhidrattan, biradan ve diğer kötü alışkanlıklardan vazgeçmek nasıl bir duygu? "Şey, kendimi hiçbir konuda kısıtlamadım," diyor "Benim tek kötü alışkanlığım patates cipsi fakat onu da kontrol altına alabiliyorum. Formumu kaybettiğimi hiç hatırlamıyorum."
Ve bu, ondan hoşlanmaya başladığım an oluyor...
*İngiltere'nin Newcastle bölgesine özgü bir aksan.
**Sadizm&Mazoşizm: Karşısındakine ve kendine eziyet etmekten zevk alma şeklinde ortaya çıkan ruhsal bozukluk.
Dergide yer alan resimlerin orijinal versiyonları
Röportajın Grinin Elli Tonu'yla ilgili olmayan kısımlarını Jamie Dornan Türkiye sayfasından okuyabilirsiniz: 1. Kısım | 2. Kısım
Resim Kaynak
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder